Dogrusu itin bir tanesi KHK’lilar icin agac koku yesinler demisti. Yemedik cok sukur ama kendileri yiyecek. Bu mesaji okuyanlar bana tariflerini gonderirse amme hizmeti burada yayinlarim.
XoXo
Dogrusu itin bir tanesi KHK’lilar icin agac koku yesinler demisti. Yemedik cok sukur ama kendileri yiyecek. Bu mesaji okuyanlar bana tariflerini gonderirse amme hizmeti burada yayinlarim.
XoXo
Anonim bilgiler geliyor ama emin olmadan yazamam kusura bakmayin. Devam edecegim.
ODTU elektronik’te D102 amfisinin onunde bir pano vardir. Son siniftayim baktim ki SAGE’nin orada ilani var, tanitima geleceklermis. Bir gideyim bakalim guzel is gibi duruyor demistim. Zaten son sinifta TUBITAK, ASELSAN neresi varsa basvurmaya hazirlaniyordum. Neyse…
Geldiler Pinar Koyaz uzuuun bir sunum yapmisti, seyrusefer ile ilgili, Yuksel abi de pek birsey anlatmadi soru cevaba gectik. Bu arada Aylin de elini yakmisti o gun bize verilen cay ikraminin suyu dokulunce 🙁 Neyse basvurdum, bir haftaya mulakat sonra da is teklifi vs.
Cok zeki insanlar vardi gercekten ama neden disarida hep ayet hadis yorumu yaparlardi bir turlu anlam veremezdim.
ANLATACAKLARIM:
Mujdat Tohumcu ve cumaya gidenler listesi
Once bundan baslayalim. Yukari tasindigimizda ilgimi ceken sey su olmustu. AKP’nin daha liberal oldugu donemlerde cuma namazlarina kucuk bir dolmus kalkardi. Yani 10-12 kisi ancadir herhalde gidenler. O siralarda da mudur olan Mujdat Tohumcu cumaya gidenleri kapida karsilar isimlerini listelermis, kimisi buna fisleme diyebilir itiraz etmem. Sonra AKP islamci cizgiye gelince bu sefer de baktim ki namazla alakasi olmayan adamlar cumaya gitmeye basladi :)) 5-6 isuzu otobusle camiye cikarma yapiyordu resmen sage. Ulan ya LoL. Sonra sageye de mescit acildi da bu ihtiyac karsilanmis oldu 🙂 ama cuma icin yine mescide gitmek gerek. Bu arada Ramazan ayinda oruc tutanlarin listesi de istenirdi. Maksat yemekten tasarruf falan ama yaw sana ne bilader? Ha bu arada benim kac gun oruc tuttugumu sayanlar da olmustu :))) ahhahhaha Ramazan ayi dedim de aklima sadece Ramazan’da su icen ODTUden Yalcin Hoca geldi. Hey ulan be :))
Berkant ile ilgili olayi belki sonra anlatirim. Sadece arada zarf atardi sacma sapan. Derler ya cok sallamanin en kotu yani salladigin seyleri birgun unutmaktir. Hadi bahsedelim. Birgun cardakta oturuyoruz, herkes gittikten sonra basladi iste ben cemaatin evlerinde kaldim bir yil, risaleleri okudum falan. Aklinca zarf atiyor. Sonradan duydum ki herkese zarf atmis herhalde boyle. Bir kisi email atti ona da baska seyler soylemis :)) LoL
Ali Galip Yildirim ve Dogu Perincek benzerligi
Gelelim buna. ben 3. sinif stajimi iltaren’de yapmistim. her yil adi degistigi icin su an ne hic bilmiyorum bile. sage ile mulakat yapinca oraya gidip oradaki abilere olayi anlattim, kim vardi mulakatta dediler hatirladigim/not aldigim kadariyla saydim. Ooo dedi Ali galip olursa iyi olur calisman rahat olur iyi biridir dedi. Bunu bana diyen de boyle fetocu gibi bir adam, caliskan, ahlakli, isini duzgun yapan birisi yani. Ali galip ile ilk tanismam boyle olmus oldu. Neyse ise basladik baktim boyle guler yuzlu, bazen sacma konussa da sevecen gorunen bir adam. Sonra bir ara dursun abi bir yerlerden eski fotograflar bulmus bak dedi eskiden sage boyleydi. Bi baktim ali galip gur saclarini neredeyse ardina kadar uzatmis bildigin dev-solcu. Ha iyiymis dedim. Sonradan tovbe etmis demek ki diye dusundum, neyse. O siralar MHP cizgisinde, ulkucunun hasi. Sonra bir ara cemaatci oldu, ise zaman mi aksiyon mu neyse onla gelip gidiyor. Daha sonra da akpli olup fetoculere savas acti. Ilginc bir adam vesselam. Birgun bir arkadas geldi dedi ki, enes haberin olsun ali galip etrafa senle ilgili sorular soruyor, senin fetocu oldugunu dusunuyormus dedi. sorsun fark etmez. Su siralar nedim sener tweetleyip meryem gayberi fanligi yapiyor anladigim kadariyla. Ha yine birgun birisi dedi ki, enes senle ilgili dedikodular var. neymis dedim. Ben sagenin abisiymisim, primlere ben karar veriyormusum. bak sen. Eee? ama ben o sirada uzman arastirmaciyim ve melih benden 150 civari daha fazla prim aliyor onu napacaz? Belki de Melih abidir AHHAHAAAHAHAAA olsun dedim gectim. Ulan ne salaksiniz, ekmege surulecek beyin yok sizde. Bazilari dikkatimi asiri cekecek sekilde saygi gosterirdi bana, sebebi buydu demek. LoooL
Takip etmek isteyenler: https://twitter.com/aligayildirim RT ettiklerini not edin, hatta engelleyin rahat edersiniz.
LoL. Ugur abi gidince hasbelkader sistem muhendisi olmus, isini seven, birim amiri gibi sacma bir isi bile istemeyecek kadar isini seven biriydim. Kimseye karismadim, kimse de bana karismasin istedim, ama olmadi. Iste buna kader deniyor.
Beyler bayanlar o ulke bok cukuru, iyi olanlara sesleniyorum, terk edin. ben de o boka batmistim, ciktim kurtuldum cok sukur.
Nejlet mi Ebjet mi nedir bir tane de mudur yardimcisi vardi, cok onemli degil dava actigimda donemin tum amirleri ortaya cikar zaten. Nedense o adam hic aklimdan cikmiyor, telefonda bana kizmis sonra da bir daha cevap vermemisti. Hey gidi nurcu Ebjet soylesene isimler istihbarattan geldi diye. Hakkim sana da zikkimdir.
Tabi bizim Yavuz‘dan bahsetmezsem olmaz. Aciga alindim, iste spor malzemelerim tamir ettigim bir laptop falan sagede kaldi. Yavuz da bana yakin oturuyor keciorende hem de baya muhabbetimiz var. Benim malzemeleri getirir misin diye telefon ettim, telefonu acti, “siz kimsiniz” dedi. Ulan ayni gun mu sildin adimi? Sonra da benim linkedin profilimi kopyaladi duydum ki avrupada is bulmus. :/
baska?
Birgun birisi beni odasina cagirdi. Su arkadaslarin performansi cok dusuk birisi de cok elestirel konusuyor sen beraber calisiyorsun ne dusunuyorsun dedi? Insanlarin ekmegi ile oynamayin, bunlari bu sebepten atacaksaniz sagenin yarisini atmaniz lazim dedim, sonra da beni attilar AHAHAHAHA. En kotusu de o gun bana sorduklari adamlardan bir tanesi aciga alindigim gun telefon numarami silmis. Aradim siz kimsiniz demisti. Dunya doner enes…
Birgun yine atesli atesli konusuyoruz, turk milleti omurgasizdir guc kimdeyse ona yanasir dedigimde Sinan ile goz goze gelmistik (Yalniz enfes bir yorum yapmisim, 10 senedir hic sapmadi). O zaman dedim adimin ustune bir cizik daha yedik. Olmuyor abi, bu dilimi tutamiyorum iste. Ha bu arada Sinan oyle yonetici falan degildir de bunlarin toplantilarinda adim gecmistir (belki de olmustur kim bilir? saglam AQPliydi). Malum Ahmet Ozsoy’un da gittigi toplantilari duyduk dusuk ceneli bir salagin agzindan 🙂 golbasi mi, cukurambar mi neresiyse artik, gecmis gun.
Ha bu arada aciga alindigim gun ziya karabayin yanimdan gecisi vardi, onu da yazdim bir yere. Yazanlar zaten yazdi da, ben de yazdim, onla da hesaplasacagiz, Allah’a inaniyorsa (inanmiyorsa da, fark etmez)…
Ayni aciga alindigim gun guvenlikcinin, Yakuptu sanirim, gozleri de dolmustu. Kusura bakmayin hocam, iceri giremezsiniz demisti. Belki o da atilmistir, dunyalar iyisi bir adamdi.
Zamanla buralar dolar. Under construction.
Oyle bir ahlaksizlik almis basini gitmis ki, soyleyecek soz bulamiyorum. Ataturk’un de begendigim sozlerinden “akli hur, vicdani hur, irfani hur” tanimi coktan ucmus gitmis. Geri gelir mi bilemem. Bosuna degil ki Mehmet Akif de siirinde
Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
demisti. Seveni de var sevmeyeni de var ama Nurettin Topcunun yazdigi mektuba katilmamak elde degil:
Hizmetine ömrümü harcadığım memlekette,
dostlarım kalmadı gibi bir şey.
İnsanın düşkünlüğünü, sefaletini bilirdim
ama ruh sefaletinin bu kadar karanlığını görmemiştim.
İnsan diye emek verdiklerimin hemen hepsi de
ruh ve mana mefhumuna yabancı,
menfaat kölesi bir takım haşerelermiş.
Ahlaksızlığın ummanı olan bu Şark´ı
yaşadıkça tanıyorum.
Burada insanı fenerle arayanlar yanılmamışlar.
“Müslümanız diyen insan yığını´ yok mu?
Onlar, Şark´ın en aşağı tabakasını teşkil ediyor.
Yaşanan şekliyle Müslümanlık Şark´ı bitirmiş.
Buraya artık ne ilim girer, ne ahlak;
ne de Allah uzanır bunlara…
Bunların önce her şeyi bırakıp,
insanlık devrine girmeleri lazım.
(11 Nisan 1965 tarihli mektup) Nurettin Topçu
Aklini, vicdanini satmis bu insanlar nasil uyanir bilemem…
Nagehan Alci bugunku yazisinda sebep belirtmeden, acilen parlementer sisteme geri donulmesi gerektigini soylemis. AKP’liler de anayasa degisikligi ile yari baskanlik sistemi gibi birseye gecilmesi icin muhalefete cagri yapacakmis. Yani?
Yani satildiniz ey kendisini satmaya gonullu mallar!
Her zaman dedigim gibi benim acimdan zaten kaybetmis insanlarsiniz ama yine de bu dunyada da hakim karsisinda sizi dinlemek isterim.
KHK’lara sebep olan tum sirali amirler ve fisleme islerinde gonullu kopekleri ile mutlaka, oyle yada boyle bir oturur konusuruz. Hikayeleri yazmaya baslayin…
Opuyorum..
Twitter’da severek takip ettigim bir hesap vardi. @sicolanarkozy ne olduysa twitter’dan ayrilanlar furyasina o da katildi ve hesabi kapatti 🙁 Her zaman aklimi kurcalayan su yazisini unutmuyorum:
Hitler gittikten sonra halka onun toplama kamplarini gostermisler de ayilanlar bayilanlar olmus. “Bunlarin oldugunu bilmiyorduk, ne kadar kotu bir insanmis” demisler. YALAN. Hepsi herseyi biliyordu. Hatta komsusunu kendisi ihbar ediyor gidisini pencereden izliyordu. Bilmem, belki kiskaniyorlar kendilerince bu sekilde ceza veriyorlardi. Belki de kizlari evlenme teklifini reddetmis o da onlari oyle cezalandiriyordu. Ya da gercekten “insanustu” olduklarini dusunuyor, dis guclerin ayagina dolanmasi yuzunden onlara sinir oluyor ve olumlerinden mutluluk duyuyordu. Evet hepsi neyin ne oldugunu biliyordu ve hepsi de cok iyi yalanciydi.
Bu hep boyle mi? Evet boyle. Hz. Musa kavmini dogru yola cagirdiginda ona da demislerdi ki: “Ey Musa, senin dediklerin dogrudur ama bize rizkimizi firavun veriyor”. Ve cogu firavunun yaninda yer almisti. Yine ayni inatla ayin ikiye ayrildigini goren musrikler hem yalan hem de iftira ile “Muhammed’in sihri gokyuzune de bulasti” demislerdi. Tayyip “bu adam teroristtir” dediginde, yillardir tanidigi arkadasini/akrabasini satanlar da gorduk.
Insanoglu cig sut emmis, degismez. Kimin hirsiz, kimin masum oldugunu bilir ama “bize rizki o veriyor” deyip bir tiranin golgesinde yer kapmaya calisir. Allah herkesi pesinden gittigi insanla beraber etsin, edecek de:
“İnsan sınıflarından her birini biz o gün imamlarıyla (önderleriyle) beraber çağıracağız. (İsrâ: 71)”
tabi babamın vefatı hepimizi derinden üzdü. Buna söylenebilecek birşey yok. Oğlum en son 7 yaşında görmüştü onu, ve hep birgün geleceğini hayal ediyordu. Tabi artık aklı da erdiği için bulduğum her fırsatta Türkiye’de neler olduğunu anlatıyorum. Tayyibin ne kadar kötü biri olduğunu zaten biliyor da tayyibin yaptıklarına ses çıkarmayan halkın da aslında Tayyip kadar suçlu olduğunu anlatıyorum. Halkın nasıl dilsiz şeytan olduğunu, aslında içten içe Tayyibe hayran olduklarını, daha fazlasını yapması için de desteklerini hiç esirgemediklerini anlatıyorum. Tayyibi sevmeyen bir Türk gördüğünde inanma çünkü aslında hepsi seviyor sadece bazıları utangaç olduğu için sevgisini açıktan söyleyemiyor diyorum.
tabi öğrencilerime de anlatıyorum neler olduğunu fırsat buldukça. Komşularım da biliyor. Türkiye’yi ziyaret etmekten vazgeçen arkadaşlarım oldu. Ailecek dua ediyoruz, bu millet yaptığını yaşamadan can vermesin diye…
1958 yılında sümbüllerin actigi donemde dunyaya geldigini soylerdi annesi. Birkac yil sonra aldiklari kafa kagidina Mayis diye yazdilar. Babasi cami hocasi ayni zamanda da kuran kursu ogretmeniydi. Akcakoy’de dunyaya geldi ya, cocuklugu da degisik koylerde gecmisti.
Ilkokula bir yil gec de olsa Akcakoy’de basladi, 3 okul degistirip mezun oldu. O yil atesli bir hastalik gecirdigi icin annesi ortaokula devam etmesini istemezdi ama bir yil bekledikten sonra ailesine posta koyunca kucuk kardesi ile beraber onu da ortaokula gondermeye karar verdiler. Hem kendisinden uc yas kucuk kardesine de goz kulak olacakti. Babasi yasli bir teyzenin evinden bir oda kiraladi ve iki kardes artik Kirkagac’ta ortaokula basladilar. Tatillerde eve gider, biriktirdigi parayla baba evinin eksiklerini alirdi kendince, hep anlatirdi bunu uzulerek.
Ortaokul da bitti, ya simdi? Girdigi parasiz yatililik sinavi ile Manisa Imam Hatip Lisesini kazandi. Sans yuzlerine guldu de kardesi de ayni okulu kazaninca mudure gidip bizi ayri sinifa koyun demeyi de bildi. Hesapta tek kitap alip kardesi ile tenefuste degistirip derslere o sekilde devam edecekti.
Degisikti lise yillari, recai berber arkadasiydi mesela, bulent arinc okula gelir liseli cocuklari ziyaret ederdi, bir sekilde muhabbetleri vardi yani. Tek kitabi bir kac kez bitirerek universite sinavina hazirlandigini soylerdi. Gun geldi ve simdiki adi 9 Eylul ilahiyat fakultesi olan, izmir yuksek islam enstitusu ogrencisiydi artik. Hem liseyi de bitirdigi icin memur da olabilirdi. Kisa bir yozgat-alevi koyu hikayesinden sonra izmir bayrakliya tayinini yaptilar, hem imam olarak calisiyor, hem de okuyordu. Bu sirada evlendi tabi, gelenbe’den bir kiz ile. Rivayet o ki, kizin nenesi genc adami ve kardesini gordugunde kizimi (yani torununu) bunlardan birisi istese keske dermis, olmus.
Universite de bitince bakanlik arasi gecis ile ogretmenlige adim atti. Bayraklidaki kucuk evlerinden tarsustaki kucuk evlerine gectiler. Tarsus onlara bir erkek bir de kiz cocuk verecekti. Tarsus Kasim Ekenler orataokulunun yeni din kulturu ogretmenlerinden birisiydi. Ahlakli, caliskan, azimli. Kendisi ile dunya gorusu olarak zit olan Nihat Demir de severdi bu ogretmeni ve mudur yardimcisi olmasi icin teklifte bulundu.
Mudur yardimciligi sirasinda akillarda kalan bir hikayesi soyledir: okula demir kapi yapilacak, mudur, yardimcilarindan tanidik demircileri gezip fiyat teklifi almasini ister. Bu da en dusuk fiyatli yeri bulur (en yakin teklifini ucte biri). Sonradan ogrenir ki yuksek fiyat getirenlerin bir kismi demircilerle anlasmis parayi kirisacaklarmis. O sirada seref nisani olan sozu duyar arkadasindan: “senden adam olmaz”.
Yillar gecer artik memlekete yakin olalim deyip Akhisar’a tayin ister. Bir koy okulunda mudur olur. O kadar uzaktan gidebildigi okul orasi oldugu icin gelir. Nasip diyelim, gittigi okul dogu gorevi sayildigi icin kidemi daha hizli artar. Sonra Akhisar merkezde baska okullara mudur olarak gecisler yapar ve birgun bir kararname ile ogretmenlige gecirilir.
15 Temmuz sonrasi da aciga alinir, ama emekli edilir. Bu donemde terorist denerek 6 gun nezarette yatmisligi vardir. Bu devam eder ve orgut uyeliginden davalara katilir. Adami taniyanlarin poposuyla guldugu iddialar ile ne zaman hapse giderim acaba dusuncesi ile gecmisti son zamanlari.
Tabi bu sirada yaslanan kalbi bir kez spazm gecirmis, damar tikanikligi bas gostermisti. 23 Agustos 2021 tarihinde girdigi kalp ameliyatinda hayatini kaybetti.
Babam, Halil Ibrahim Erdin. Bir agac golgesi olan bu dunyadan sonsuzluk dunyasina goc etti. Kimsenin ahini aldi mi bilmem ama cok ahini aldilar, bundan eminim. Son bes yilini torunlarina kavusmak umidiyle gecirmisti, olmadi.
Allah mekanini cennet etsin.
Boyle adamlar cok, hem de her yerde. Oncelikle bunlarla tartismaya girmemek en dogru secim olacaktir. Takindiginiz tavir su olmali: “etme sohbet cahil ile, küstürürsün / alma tahret cam kırığı ile, kestirirsin”
AMA
Baktin israrla seni cagiriyor, tahrik ediyor. Sakince sunu soracaksin: “Once suradan baslayalim, Akar neden komisyona gitmedi?”, devam ederse sunu da sorabilirsin: “Darbeci Mehmet Disli emirleri Akar’dan aldigini soyluyor, buna ne diyorsun?”
Simdi s.ktir git.
En once tespiti yapayim: cogu mal. Turkce konustuklari ile ingilizce konustuklari arasinda zerre kadar alaka yok. Ingilizce konustuklarinda dersin ki, “oha bu adam hukuk demokrasi herseyi yalamis yutmus, parti kursa da ona oy versem”. Turkceye gectiginde onune gelene hain, terorist der. Ne de olsa amerikanlar anlamiyor ne konustugunu agzini kirdigim (bakiniz turk goebbelsi olan propaganda baskanligi baskani). Bana denk gelince baya yamuluyor, insan icine cikacak yuzleri kalmiyor, ama iste, denk gelmesi lazim.
Kaçmak doğru seçilmiş bir kelime. Hani böyle üstüne koşa koşa gelen bir köpek görürsün de kaçarsın ya ona benzer birşey.
2-3 kez greencard başvurusu yapmıştım. Hani çok çıkmaz falan ama birgün yine sonuçlara bakıyorum. Kendi sonuçlarıma baktım, you are NOT selected diyor. Yani herşey yolunda çıkmamış 🙂 sonra da eşimin bilgilerini girdim. Baktım seçildin yazıyor. Hiçbir şey olmamış gibi masadan kalktım. Evde biraz tur atıp geri geldim bir daha baktım. Baktım ki seçildin yazıyor. Sonra bilgileri bir daha yazdım acaba yanlış olabilir mi diye yok seçildin diyor. Tabi bir keyif gelmedi değil 🙂 ama artık omuzlarımda ağır bir yük var: piyangoyu kazandığımı kimseye söylememem lazım. Etraf manyak kaynıyor hemen Amerikan uşağı olur oradan vatan hainliği falan gider artık.
Neyse kimseye söylemeden gittik görüştük falan Şubat gibi vizeleri almıştık. Dv2013 bu arada. 17 Haziran 2013 New York hava alanında işlemleri tamamladık ve artık yasal göçmendik 🙂 zor bir süreç yine de… Harcadığın para bir yana memur çocuğu olmanın verdiği garanticilik hissi ile nasıl gelip nasıl iş bulacağım diyorsun. Neyse uzun bir süre Türkiye’den iş aradım ama olmadı ne yazık ki, illa gelmen lazım. Zaten sonra Aralık ayında da 17/25 patlamıştı. Aynı lağım patlamış gibi. Ortalığı bok götürüyor ama insanlar da bu boktan memnun. O zaman dedim neden kalıyorum ki ben bu bok bataklığında?
Tabi bir yandan da garanti iş olsun diyorum. E sagede de sevenimiz var (!) En azından yaptığım işe saygı duyuluyor (!) Ama çıkalım dedim ya. Baktım Amerika olmuyor, İngiltere’de bir firma buldum görüştüm. 2016 başları. Firma apical. Tabi bu arada da başka bir garanti olan Amerika’da doktoraya başvurdum. Bir yandan da o gidiyor. Apical baya iyiydi, en son İngiltere’ye gidip mülakat yapacaktım gel gör ki onu da ARM satın almış. Bizim işler dondu, şansımı seveyim :)) Mayıs ayında da Amerika’dan doktora kabulü geldi. Bir baktım verdikleri maaş ayda 2000 dolar. Düş vergileri 1600 falan. Evlere baktım en ucuz kira 1300. Kalıyor mu sana 300? Duvarları kemirirsin artık. Neyse Haziran sonu Salih zengine dedim ki, izne çıkacağız, bu arada ramazan bayramı artı toplu izin, abi ben Amerika’dan kabul aldım herhalde gideceğim ama kesin değil. O da yukarıya haber vereyim mi dedi? Ben de yok şimdilik verme, belki olmaz ortalık karışmasın ama kesinleşince haber veririm dedim. Sonra büyük aile oturup konuştuk ve gidelim dedik. Sonra da uçak bileti aldım. 20 Ağustos gidiş. Çocuklar türkiyede kalacak, bir yıl sonra alacağım onları plan hesapta bu. Neyse zaten kesinleştiği için de laboratuvar boya badana olsa da ben sageye gidip işlerin devrine başlayacağım zaten, işte kartlar, tasarımlar, raporlar. Salak gibi oturup onlara çalışacaktım.
Neyse 15 temmuz Akhisarda bir parkta oturmuşuz dondurma yiyoruz. Bir haber geldi ki darbe oluyor. İçimden s.ktir lan böyle darbe mi olur? Parkta dondurma yiyoruz, bu ne biçim darbe dedim. Sonra eve gittik bakalım ne oluyor diye. İşte skmsonik 3 asker köprüyü kesmiş falan yurtta sulh konseyi denen, kaç yavşaktan oluştuğu hala belli olmayan bir ekip yönetime el koymaya çalışıyor.
Baya saçma gelmişti bana, hatta 5 yıl sonra gördüm ki gerçekten baya saçma. Neyse…
Ertesi gün de zaten Ankara’ya gidelim pazartesi iş başı yaparım diye plan yapmıştım zaten. Velhasıl, cumartesi akşam Ankara’ya geldik, pazartesi de işe gittim. Her yer boya badana oluyor, poşetlerin arasında çalışıyorum. Dediler ki izinler iptal edildi. İyi, bana hoş. Ha bu arada insan kaynakları da yok ortalıkta, izinde. Ben de gidecem ya dilekçeyi falan yazdım bir ay önceden ama verecek birisi yok. Neyse iKdan Murat’ın telefonunu buldum aradım. Dedim ki murat bak ben gidecem, sonra yok sen bir ay çalışman gerekir yasal zorunluluk falan demeyin bana dedim. O da biz öyle birşeyi şart koşmuyoruz, bir problem olmaz dedi. İyi güzel…
Neyse herkes geldi, bahçede bütün gün billur kebabı yapıyorlar. Sonra bir dedikodu: Hatice, insan kaynakları ile bir günlük süren toplantıya girmiş çalışanların dosyalarına bakıyorlarmış. Hani davudogluna yaz beni çiz beni falan saçma bir twit atan hatice var ya, hah işte o. Bana o sırada birisi dilekçeyi versen iyi olur demişti. Ben dilekçeyi verdim. Dediler ki alamayız. Neden? Bütün personel işlemleri durduruldu. İyi hadi bakalım.
Bir pazartesiydi herhalde, sageye geldik yine. Bu sefer bizi kapıda karşıladılar. Giremezsiniz hocam dediler. Neden? İşte… Kimlikleri aldılar sagolsunlar ankamale bıraktılar bizi. İyi ben de zaten evdeki eşyaları toplayacaktım. Neyse bir haftada eşyaları topladık elden çıkardık vesaire ama bir yandan da sageyi arıyorum yaw ben doktoraya gidecem, ta Şubat marttan beri zaten bu işle uğraşıyorum, şu istifamı alın da gideyim diyorum. Naifliğe bakar mısınız? istifamı alın gideyim… İstifamı alın gideyim LoooL. Neyse zaten bir akrabanın da düğünü vardı memlekete gittik, evi falan kapattık, hala sageyi arayıp ne oldu istifa diye soruyorum.
Birgün yine aradım böyle, Murat dedi ki biz sana bir mektup gönderdik almadın mı? Arkadaş, ben size 2 haftadır ne diyorum? Ev yok, kapattım, sen diyorsun mektup gönderdim. Ama ben hala naif bir şekilde diyorum ki, gideyim mektubu alayım da havalimanında gösterir geçer giderim ahahahhahhaha ulan Enes s.ktirnamenin neyini göstereceksin?
Neyse baktım işler salak saçma bir hale dönüyor. 10 ağustosta bir daha bilet aldım, 11 ağustosta Alitalia ile Amerika’ya geldim çok şükür.
Bitti mi? Biter mi hiç…
Eylül ayına girdik, belki 10 yıldır görmediğim bir arkadaş LinkedIn’den mesaj attı, Enes geçmiş olsun diyor. Ya, dedim, oldu işte birşeyler ne yapalım? Kader kısmet… Bak bak naifliğe bak. Sonra dedim ki, yaw sen nereden biliyorsun bunu? Dedi ki “resmi gazetede adın var…”. Ne?
Baktım ki bizim pasaportları iptal etmişler. Gerek görülürse aile fertlerinin de pasaportlarını iptal edebilirmiş operasyon çocukları. Çocuklar nerede? Onlar bok çukurunda kaldı. Ne yapacağız peki? Burası ise bambaşka, upuzun bir hikaye, filmini çekebiliriz…